19 Aralık 2018 Çarşamba

MR’da dünya birinciliğimiz sürüyor


Türk Radyoloji Derneği (TRD) tarafından düzenlenen ’39.Ulusal Radyoloji Kongresi-TÜRKRAD 2018’ Antalya’da yapıldı. Kongre kapsamında düzenlenen basın toplantısında konuşan  Prof. Dr. Tamer Kaya, radyolojik tetkik yoğunluğu sorununu vurguladı. Türk Radyoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Tamer Kaya, gerekliliği ispatlanmamış tetkiklerin büyük çoğunluğunun, gereksiz tetkik olduğunu belirterek şunları söyledi: “Yeni OECD verilerine baktığımızda tetkik yoğunluğu kapsamında Ülkemizin bu yıl da MR’da birinciliği korumakta olduğu görülmektedir. Buradaki problem, önceki yıllarda değindiğimiz şekilde devam etmektedir. Hastalarımız, ‘İçeride ne var ne yok görmek istiyorlar’. Bu konuda yoğunluk var. Hekime gittiklerinde aslında ne yapmak istediklerini biliyorlar. ‘Belim ağrıyor bel MR’ı, dizim ağrıyor diz MR’ı istiyorlar’, hatta hekime gitmeden önce bunu kafaya koyup gidiyorlar. Hekimin muayeneden sonra farklı bir şey söylemelerini ise pek hoş karşılamıyorlar. Sonuçta o olanağı, yasal hakları nedeniyle sahip oldukları için kullanmak istiyorlar.”
Vatandaşlardaki bu merakın gereksiz tetkiklerin artmasına neden olduğuna dikkat çeken Kaya şöyle devam etti: “Bu durum, gerçekten ihtiyacı olan, hekimlerin de istekte bulunduğu hastalara yeterince tetkik yapılacak zaman kalmamasına neden oluyor. Hem randevu olarak gecikiliyor, hem de ayrılacak yeteri zaman kalmıyor. Bir günde 30 hasta doğru bir raporlanacakken, 100 tane olunca hasta başına 1 ya da 2 dakika zaman ayrılmak zorunda kalınıyor. Hem radyolog arkadaşlarımız da riske giriyorlar, yanlış yapma riskine girebilirler -ki bu kabul edilebilecek bir durum değil-, hem de hastalarımız ihtiyaçları olan değerlendirilme sürecinden mağdur durumda oluyorlar.”

“Raydologlarımız iyi eğitimli”
Türk Radyoloji Derneği Genel Sekreteri ve Kongre Genel Sekreteri Prof. Dr. Tuncay Hazırolan, radyolojik tetkiklerin, insan sağlığını olumsuz etkilemeden ortaya çıkan hastalıkların tedavi edilmesini sağladığını söyleyerek şöyle devam etti: “Daha önceki senelerde kalp ritmindeki ölüm oranları çok yüksekken, gelişmeler sayesinde günümüzde pek çok kalp kurtarılabiliyor. Bazı vatandaşlar yaşam standartlarını bozan kalp yetmezlikleriyle, pek çok ilaç kullanma zorunluluğu ile yaşıyorlar. Aynı zamanda toplumun sosyal güvenlik kurumu masraflarını artırıyor. Bu aşamaya gelmeden tomografiyi kalpte kullanarak, radyologlar olarak erken dönemde tanı koyuyoruz ve pek çok insanın yaşamını etkiliyoruz. Ülkemizde hastanelerde bu dediğim yöntemler kalp MR, kalp tomografileri yapacak ünitelere sahibiz. Radyologlarımız da eğitimlerini almış kişiler. Aynı zamanda erken dönemde hastalık şüphesi olan olguları göndererek değerlendirme şansına sahipler.”

“Tesadüfen saptanan lezyonlar tartışma konusu”
Kongre Bilimsel Kurul Başkanı Prof. Dr. Murat Danacı, bilimsel kurul olarak, bu yıl kongrede ana konu olarak görüntülemede tesadüfen saptanan lezyonlar ve bunların takibinde izlenecek yolu tartışmaya karar verdiklerini belirterek şunları söyledi: “Günümüzde farklı amaçlarla radyolojik görüntülemeler daha sık yapılmakta ve bunun sonucunda hastalarımızda hiçbir şikayet oluşturmamış pek çok lezyon tespit edilmektedir. Bu lezyonların bazıları tamamen önemsiz olup herhangi sağlık problemi oluşturmayacağı gibi bazıları erken dönem kanser dahil olmak üzere ciddi hastalıkların erken bulgusu olabilmektedir.  Gerçek bir hasta örneği üzerinden durumu anlatmak gerekirse, geçtiğimiz sonbaharda incir toplarken daldan düşüp belini inciten bir hastaya kemikleri görmek için bilgisayarlı tomografi incelemesi yapıldığında, sağ böbreğinde hastada şikayet oluşturmayan erken evre bir böbrek tümörü saptadık.  Bu örnek üzerinde devam edersek günümüzde böbrek tümörlerinin yarısını başka bir sebeple yapılan görüntülemede saptar hale geldik bu da daha erken tanı ve pek çok hastada tam tedavi şansı vermektedir. Erken tanı açısından bunlar önemli iken bazı hastalarımızda ise hiç bir önemi olmayan, hastalık yapmayan ve tedavi gerektirmeyen lezyonları saptadığımızda hastaya takip ya da ek görüntüleme ihtiyacı olabilmekte böylece hem sağlık giderlerinde, hem iş yükünde artış ve hastalarımızda ise stres ve kaygıya yol açabilmektedir.”

“Yapay zeka, hasta yararına büyük umut vaadediyor”
Tıp Bilişimi Derneği Başkanı ve Türk Radyoloji Derneği üyesi Prof. Dr. Oğuz Dicle ise, radyolojinin teknoloji çağından çok etkilendiğini vurgulayarak yapay zekanın sağlık alanında büyük bir hızla çoğalan ve biriken dijital verilerin, hasta yararına hızlı ve en yararlı şekilde analizi için büyük umut vadettiğini bildirdi. Yapay zeka konusundaki gelişmelerle iki farklı tartışmanın gündeme geldiğini aktaran, bunlardan ilkinin, yapay zeka sonrası radyologların yerlerini robotlara bırakacağı yönünde olduğunu, diğerinin de bu araçlar sayesinde zaman kazanacak radyologların, hastaları için daha nitelikli katkılar verebilecek konuma gelmeleri olduğunu belirtti. Prof. Dr. Oğuz Dicle, şu bilgileri verdi: “Her iki görüşün de belirli oranda haklılık taşıdığı düşünülebilir. Ancak, konu etik ve sorumluluk perspektifinden ele alındığında, insan faktörünün karar süreçlerinden dışlanması olası değildir. Zira, duygulardan arınmış bir algoritmayla ortaya çıkacak sonuçların etik değerlerle çelişme olasılığı oldukça yüksektir. Yapay zeka, sağlık alanında, büyük bir hızla çoğalan ve biriken dijital verilerin, hasta yararına hızlı ve en yararlı şekilde analizi için büyük umut vaadetmektedir.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder