9 Aralık 2010 Perşembe

Türkiye nüfusu yaşlanıyor

Akademik Geriatri 2010 Kongresi Kıbrıs Kaya Artemis Otel’de başarıyla gerçekleştirildi. Geriyatrik yaş grubunun sık görülen tüm hastalıklarının ve bakımının incelendiği kongre yaşlı, nüfusunun hızla arttığı ülkemizdeki geriyatrik sorunlara önemli bir açılım sağladı.
Akademik Geriatri 2010 Kongresi kapsamında düzenlen basın toplantısına konuşmacı olarak; Prof. Dr. Servet Arıoğul, Doç. Dr. Mustafa Cankurtaran, Prof. Dr. Mehmet Akif Karan, Doç. Dr. Teslime Atlı ve Doç. Dr. Meltem Halil katıldılar.

Türkiye nüfusu yaşlanıyor

Prof. Dr. Servet Arıoğul, yapılan araştırmalara göre toplumumuzda yaşlı nüfus oranının 2005 yılında yüzde 5.4 iken, 2010 yılında yüzde 7'e çıktığını belirtti. Akademik Geriatri 2010 Kongresi Başkanı Arıoğul, bu rakamların Türkiye nüfusunun da dünyada yaşlı ülkeler arasına gireceğinin sinyallerini verdiğini söyledi.
Prof. Dr. Servet Arıoğul, Türkiye’de yaşlılarda en sık görülen sağlık sorunlarının; hipertansiyon, diyabet, osteoporoz, kolesterol yüksekliği, Alzheimer, depresyon, inme, kalp damar hastalıkları, idrar kaçırma, beslenme bozuklukları ve bası yaraları olduğunu belirtti.  

Geriyatri uzman sayısı yetersiz

Arıoğul, Türkiye’de şu an sadece 26 geriatri uzmanının bulunduğuna dikkat çekerek bu sayının yetersiz olduğunu, en az bin civarında geriatri uzmanına ihtiyaç duyulduğu bilgisini verdi.  Bir çok derneğin aktif olarak destek verdiği kongre,  Türk İç Hastalıkları Uzmanlık Derneği, Türk Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Derneği, Aile Hekimleri Dernekleri, Aile Hekimleri Federasyonu, Geriatrik Psikiyatri Derneği ve Alzheimer Vakfı, Alzheimer Derneği, Kontinans Derneği, Geriatri Fiztoyerepistleri Derneği, Özel Huzurevleri Derneği, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu, Metabolik Sendrom Derneği, Pratisyen Hekimleri Derneği’nin katılımı ile gerçekleştirildi.

Yaşlıda depresyon daha sık görülüyor

Kongre Genel Sekreteri Doç. Dr. Mustafa Cankurtaran, yaşlılarda depresyon konusuna değinerek, “Depresyon yaşlılarda daha çok görülmektedir” dedi. Cankurtaran, ekonomik kaygılar, kendi kendine yetememe hissinin depresyon nedenlerinden başlıcaları olduğunu ve bu durumunun ciddiye alınarak mutlaka uzmana gidilmesi gerektiğini belirtti.

Alhzheimer hastalarının onda birine tanı konabiliyor

Türkiye’de 500.000 civarında Alzheimer hastası olduğunu ancak bu hastalardan sadece 50.000 kadarına teşhis konulup tedavi altına alındığını söyledi. Diğer hastaların hastalıklarının farkında olmadığına dikkat çeken Doç. Dr. Mustafa Cankurtaran,  ayrıca yaşlıların önemli sorunlarından uykusuzluğa da değinerek yaşlı kişilerin günde 5 saat gece uykusu almasının sağlıklı olduğunu vurguladı. Gece uyku uyuyamamaktan yakınan yaşlıların, gün içerisinde şekerleme diye tabir edilen 10-15 dakikalık uyku halinin 2.5 saat gece uykusundan çalmaları anlamına geldiğini ifade eden Dr. Cankurtaran, uykusuzluktan yakınan yaşlılara gece geç yatmaları ve uyku dışında kalan zamanı bir meşguliyetle geçirmelerini önerdiklerini söyledi.
Doç. Dr. Cankurtaran, yaşlılarda özel bir neden olmadıkça, genel sağlık durumları gerektirmedikçe besin destek ürünlerine ihtiyaç olmadığı, sadece eksikliği durumunda B12 ve D vitamini almalarının yeterli oluğu bilgisini verdi.

“Yaşlanma bilinmiyor”

Türkiye’de yaşlanma konusunun tam olarak bilinmediğini söyleyen Hacettepe Üniversitesi'nden Doç. Dr. Teslime Atlı ise, insanın doğarken yaşlanmaya başladığını belirterek, “ İnsanın yaşlanması yaşadığı sürece devam eder. Ancak iki kişi aynı şekilde yaşlanmaz. Hatta aynı kişinin organları bile aynı anda yaşlanmaz" diye konuştu.
Önce damar sisteminin yaşlanmaya başladığını belirten Doç. Dr. Teslime Atlı,  "Yaşlanma durdurulamaz ama yavaşlatılabilir. Yaşlanmanın hızını ve şeklini genetik belirliyor. “Bu nedenle ‘Ben nasıl yaşlanacağım?’ sorusunun yanıtını anneniz ve babanız şeklinde verebiliriz" diye konuştu.
 Yaşlanmanın yavaşlatılabilmesi için genetik faktörler dışında kalan dış etkenlerin düzeltilmesi gerektiği bilgisini veren  Atlı, "Sağlıklı beslenmeye özen gösterilmeli. Sigaradan uzak durulmalı. Kilo kontrol altında tutulmalı. Sebze ve meyve tüketimi arttırılmalı. Kemik üretiminden korunmak için tuz tüketimi azaltılmalı" şeklinde konuştu.


Huzurevleri konusunda isteksiziz

İstanbul Tıp Fakültesi’nden Prof. Dr. Mehmet Akif Karan da toplum olarak huzur evlerinde yaşlılarımıza bakım konusunda isteksiz olduğumuzu oysa bazı yaşlı hastalarımızın mutlaka uygun bir yatılı kurumda bakım almaları gerektiğinin altını çizdi.

Akademik Geriatri 2010 Kongresi kapsamında; Aile Hekimlerinin başkanlığında gerçekleştirilen “ Birinci Basamak Geriatri Kursu”, “Geriatri Hemşireliği Kursu”, “Tip 2 Diyabet Tedavisinde İnsülin, Vakalar, Pratik Uygulamalar Kursu” ve “ Nutrisyon Kursu” düzenlendi. 3 ayrı salonda paralel ilerleyen programa 1.000 kişi katılımcı oldu. Toplantı, Türk Tabibler Birliği (TTB) “Sürekli Tıp Eğitimi(STE)” kredilendirme kurulu tarafından kredilendirildi.
European Union Geriatric Medicine Society’ye Türkiye adına EUGMS Gözlemci Derneği olarak kabul edilmiş olan Akademik Geriatri Derneği tarafından düzenlenen Akademik Geriatri 2010 Kongresi European Union Geriatric Medicine Society (Avrupa Geriatri Derneği) tarafından desteklendi. 2010 Kongresine EUGMS Derneği’nden konuşmacılar, dernek başkanı, akademik direktörü, EAMA Başkanı ve İAGG Başkanı konuşmacı olarak katıldı.

Akademik Geriatri Derneği

2005 yılında Ankara’da kurulmuş ve o tarihten itibaren faaliyetlerine başlamıştır. Dernek Başkanı Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı, Geriatri Ünitesi Başkanı Prof. Dr. Servet Arıoğul’dur.
Derneğin çatısı altında, üye olan Geriatri hemşirelerinin, fizyoterapistlerin, beslenme uzmanları ve sosyal hizmet uzmanlarının yer aldığı İnterdisipliner Geriatri ekibi oluşturuldu.
Türkiye’de ilk defa Geriatri alanında kapsamlı olarak hazırlanan “Geriatri ve Gerontoloji” kitabı 2006 yılında dernek başkanı editörlüğünde yayınlanmıştır. Ayrıca dernek aktif olarak her ay “Akademik Geriatri Dergisi” ile yaşlılık alanında son gelişmelere yer vermekte.     

Arzu Kocabıçkıcı

Toplumsal bilinç oluşturulmalı


Ülkemizdeki her 4 ölümden 1’i, tansiyonun kontrol edilmesi ile önlenebiliyor. Toplumda hipertansiyonla ilgili bilgi, tutum ve davranış değişikliği yaratmak, Türkiye’nin hipertansiyon istatistiklerini iyi yönde değiştirmek ancak “farkındalık” ile sağlanabilir.

Türkiye'de diyabet sıklığı da hızla artmakta. PURE çalışmasına göre pre-diyabeti olanların oranı yüzde 9.6, 35 yaş üstü 4 kişiden birinin kan şekeri değeri normal sınırda değil. Her 4 diyabetliden 3'ü kan şekerini kontrol edememekte. Diyabet sıklığı 50 yaşından sonra artış göstermekte, 60 yaşından sonra ise oran yüzde 30'lara çıkıyor. Biliyoruz ki halkın bilinç düzeyinin artırılması metabolik sendom parametreleri ile ayrı ayrı mücadelede etkili.

Hastalıkların, özellikle kanserlerin tanısındaki zamanlama, hastalıkla baş edebilmede önem taşıyor. Bütün kanserlerin yaklaşık yüzde birini ve bütün kanser ölümlerinin yüzde ikisini temsil eden MM hastalığında tanıda gecikmeler yaşanabiliyor. Prof. Dr. Zahit Bolaman ile gerçekleştirdiğimiz söyleşiden anlıyoruz ki; ileri yaşta ve hareketle artan bel ağrısı yakınmalı hastaların MM şüphesi ile hematoloji uzmanlarına yönlendirilmesi gerekmekte.

Kanser hastalığının multidisipliner bir tedavi alanı olduğu bilgisinden hareketle, kanser ağrısının boyutu ve yaşam kalitesine etkisi, ağrı tedavi kılavuzları ve ağrı tedavisindeki engeller, opioid tedavisi prensipleri ve opioid tedavisindeki tartışmalı konular,  “Her Yönü ile Kanser Ağrısı” sempozyumunda ele alındı. Bir kez daha anladık ki, “kanser ağrısı kader değil”.

“Birgün Alzheimer olursam” temasıyla, “Yaşlılar Haftası”nda, hastalığa dikkat çekmek amacıyla gerçekleştirilen toplantı ilgiyle izlendi. Bu etkinlikle,  toplumda bilinç oluşturulması gereken hastalıklarla ilgili toplantılara “Sanatçı dokunuşu”nun olağanüstü etkisini gördük.

Bu arada ilaç sektörünün öncü firmalarının temsilcileri, 3. Marketting Power Konferansı'nda bir araya geldi. Konferansta, Türkiye'de ilaç sektörünün geleceği ve pazarlama yenilikleri tartışıldı. Yeni gelişen koşullara göre, ilaç sektörünün de kendisini geliştirmesi buna göre önlemler alınması gerekmekte. Kriz dönemlerinde değişen koşullara göre organizasyonlara yatırım yapılması gerekiyor. Tanı ve tedavide sağlanan gelişmeler konusunda hastaların bilinçlendirmeleri için tanıtımlar yapmak gerekiyor. Hastaların tedaviye uyumunu sağlamak ve artırmak için çalışmalar yapılması gerekiyor. Bütün bu konularda yurt dışında hasta derneklerinin önemli bir rolü bulunmakta, Türkiye’de ise hasta dernekleri yok denecek kadar az. İlerleyen zamanlarda tüm bu konularda yüz güldürücü haberlerle birlikte olmak dileği ile sağlıkla kalın.

Arzu Kocabıçkıcı