20 Şubat 2012 Pazartesi

Eye for Pharma İstanbul’da

Eye for Pharma konferansı 21-22 Şubat tarihlerinde İstanbul’da ilk kez gerçekleştirilecek. Konferansta, ilaç sektörünün önde gelen uluslararası ve Türk profesyonelleri, Türkiye’de oyunun yeni kurallarını tartışacak.

Yoğun bir değişim ve dönüşüm içinde bulunmakta olan Türkiye ve Türk İlaç Sektörü, ancak bu değişime adapte olabilenlerin faydalanabileceği pek çok fırsat barındırıyor. Öte yandan hükümetin sıkı fiyat politikası ve özellikle pek çok çalışanın da işini kaybetmesiyle sonuçlanan son fiyat düşüşleri, ilaç sektörünün ana gündemini oluşturuyor.

Zorluklar fırsatlara dönüştürülebilir

Zorlukların fırsatlara dönüştürülmesi şüphesiz yeni iş yapış yöntemleri, yeni teknolojiler ve yeni iş baş gündemleri aramodellerinin daha da hızlı hayata geçirilmesini gerekli kılıyor. Küresel olarak senede 50 konferans ve toplantı düzenleyen EyeForPharma’nın, 21-22 Şubat’ta Novomed360’ın katkılarıyla Türkiye’de ilk kez gerçekleştireceği konferansta Türkiye’den ve dünyadan oldukça önemli konuşmacılar Türkiye ilaç sektörünün yeni dinamiklerine ışık tutacak.

Fikir liderleri ve profesyonellerin sunumları

Novomed360 işbirliğiyle Conrad Oteli’nde gerçekleşecek EyeForPharma Turkiye konferasında Abdi İbrahim Satış ve Pazarlamadan sorumlu Genel Müdürü Cüneyt Gedikli, Novartis Ülke Başkanı Güldem Berkman, Mustafa Nevzat Genel Müdürü Levent Selamoğlu, Merck Serono Başkan Yardımcısı Karim Smaira, The Chalfont Project CEO'su ve toplumlarda, organizasyonlarda değişimi, enfeksiyonların yayılmasındaki modelle anlatan 'Viral Değişim' Kitabının yazarı Leandro Herrero, Novo Nordisk Avrupa Başkan Yardımcısı Viggo Birch, Pfizer İş Birimi Müdürü Renan Özyerli, Pfizer Caucar Bölgesi Satış ve Pazarlama Müdürü Haluk Karabatak, Allergan Genel Müdürü Ayşe Uysal ve İş Birimi Direktörü Deniz Durmaz, Boehringer Ingelheim Kurumsal İletişim Direktörü John Pugh, Roche Stratejik Planlama ve İş Geliştirme Direktörü Ufuk Apaydın, AstraZeneca Medikal Direktörü Müjgan Ateş, AstraZeneca Pazar Erişim Direktoru Pelin Eriştiren İncesu, Lundbeck Satış ve Pazarlama Direktörü Altan Görseval, Abdi İbrahim İş Birimi Direktörü Hülya Yalın, Janssen Satış Direktörü Levent Arslan, Egon Zehnder Genel Müdürü Murat Yeşildere, Novartis Pazar Erişim Direktörü Uğur Özkutlu ve Sanofi-aventis-Zentiva İlaçları Pazarlama Direktörü Burak Ergenoğlu, Boehringer İngelheim Kıdemli İş Danışmanı Serkan Erkovan, Abbott Global e-Pazarlama Direktörü Tom Pryzgoda gibi önemli fikir liderleri ve profesyonellerin sunumları olacak.

Türkiye ilaç endüstrisinin yakalayabileceği küresel rol

İlaç Endüstrisi İş Verenler Sendikası Genel Sekreteri Turgut Tokgöz sunumunda, ‘Türk İlaç Endüstrisinin Küreselleşmesi İçin Devlet ile Ortak Yol Haritası Raporu' konusundaki görüşlerini paylaşacak.
EyeForPharma Istanbul’un bir önemli konuşmacısı da İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası Genel Sekreteri Turgut Tokgöz olacak. Tokgöz, İEİS tarafından hazırlatılan ve 2011 Kasım ayında duyurulan rapor konusundaki görüşlerini 21-22 Şubat eyeforpharma İstanbul konferansındaki sunumunda paylaşacak . 'Türk İlaç Endüstrisinin Küreselleşmesi İçin Devlet ile Ortak Yol Haritası Raporu', ilaç endüstrisinin mevcut durumu, amaç ve hedeflerinin belirlenmesi, önerilen endüstri stratejisi ve eylem planları başlıklarından oluşuyor ve Türkiye İlaç endüstrisinin stratejik bir yaklaşımla yakalayabileceği küresel rolü tarif ediyor.
Viral Değişim Kitabının yazarı Leandro Herrero da EyeForPharma Turkey konuşmacıları arasında
Konferansın dikkat çekecek bir başka konuşmacısı da toplumlarda, organizasyonlarda değişimi, enfeksiyonların yayılmasındaki modelle anlatan ve Değişim Yönetimine bakışı değiştiren 'Viral Değişim' Kitabının yazarı Leandro Herrero. Herrero da 21 -22 Şubat 2012’deki konferansa konuşmacı olarak katılacak ve kitabı tüm konferans katılımcılarına hediye edilecektir. Ayrıca katılımcıların Leandro Herrero ile tanışıp sohbet edebilecekleri ayrı bir oturum da program içinde yer alacak.



Yeni Türkiye- Yeni ilaç Sektörü

Türkiye’de sağlık sektöründe içinden geçilen dönüşümün getirdiği zorlukların tespiti, çözümü ve yeni fırsat alanlarının tanımlanarak sektörün gelişiminin desteklenmesi için sektörel paylaşım, işbirliği ve verimli tartışma ortamları büyük önem taşıyor. Değişim ve dönüşüm sürecindeki Türk İlaç Sektörünün gelişimini tetikleyecek sektörel paylaşım ve işbirliğine fırsat verecek olan EyeForPharma Türkiye konferansı, Türkiye’den ve Avrupa’dan ilaç sektörüne liderlik eden 150’ye yakın ilaç profesyonelini bir araya getirecek.
EyeForPharma Türkiye, Türkiye ve Avrupa ilaç sektörünün önde gelen fikir liderlerinin rehberliğinde bu konuların tartışılacağı ve Türkiye’deki endüstrinin büyümesinin yolunu açacak fikir alışverişlerinin yaşanacağı bir konferans olarak katılımcılarını bekliyor. İlaç sektörüne özel kaliteli tartışmalara, atölye çalışmalarına katılmak, en son yerel ve global ilaç sektörü başarı hikayeleri ve vakalarını dinlemek, Türkiye ve dünyadan ilaç profesyonelleriyle bir araya gelmek gibi fırsatlar sunan EyeForPharma konferansı, Türk ilaç sektörünün geleceğini şekillendirme yolunda önemli bir iletişim ve bilgi paylaşımı platformu sunacak.


Arzu Kocabıçkıcı

19 Şubat 2012 Pazar

Kadınlar sağlığına ne kadar önem veriyor?

Philips, kadın sağlığı üzerine Türkiye genelinde yaptığı yeni araştırma ile geçtiğimiz yıl açıkladığı "Sağlık ve İyi Yaşam Haritası"nı geliştirdi. Yeni araştırma, kadınların mevcut sağlık durumlarının ve meme kanserine yönelik farkındalık düzeylerinin tespit edilmesi amacıyla gerçekleştirildi.



Sağlık ve iyi yaşam alanının lider şirketi Philips, kadın sağlığı üzerine Türkiye genelinde yaptığı yeni araştırma ile geçtiğimiz yıl açıkladığı "Sağlık ve İyi Yaşam Haritası"nı geliştirdi. 400'den fazla kadının katılımı ile 12 şehirde yapılan yeni araştırma, kadınların mevcut sağlık durumlarının ve meme kanserine yönelik farkındalık düzeylerinin tespit edilmesi amacıyla gerçekleştirildi.
Araştırma hakkında bilgi veren Türk Philips CEO'su ve Philips Sağlık Türkiye Genel Müdürü Willem Rozenberg şunları söyledi:
"Üstün kaliteli, kapsamlı ve ekonomik sağlık bakım hizmetlerinin mevcudiyeti ve bu hizmetin kolay erişilebilirliği toplum ve politika yapıcılar için yüksek öncelikli bir mesele haline geldi. Günümüzde kadınlar sağlık hizmetleriyle ilgili kararlarda ve harcamalarda çok büyük etki sahibidir, sağduyulu ve seçici müşterilerdir. Kadınlar sağlık hizmetlerinin esas müşterileridir, bunun nedeni sadece karmaşık sağlık yapılarına sahip olmaları değil, aynı zamanda genellikle aile fertlerinin sağlık durumlarını da yönetmeleridir. Kadınlar erkeklere göre daha uzun yaşar, dünya nüfusundaki oranları daha yüksektir ve hayatları boyunca sağlık kaynaklarını daha fazla tüketir."

Meme kanserine yönelik farkındalık araştırıldı

Sağlık ve İyi Yaşam Haritasını bu yıl da sağlık kadın sağlığı üzerine yaptıkları araştırma ile geliştirdiklerini söyleyen Rozenberg sözlerine şöyle devam etti:
“Türkiye'de yaşayan kadınların mevcut sağlık durumlarının ve meme kanserine yönelik farkındalık düzeylerinin tespit edilmesi amacıyla yaptığımız bu yeni araştırma, kadınların sağlık alanında yaşadığı sorunları ve beklentilerini anlamamıza ve bu doğrultuda ihtiyaçlarını doğru biçimde tespit etmemize fayda sağlayacaktır. Philips olarak kadınları en çok etkileyen hastalık ve koşullar içinde onların özel ihtiyaçlarını ve deneyimlerini anlayarak, kadınların sağlıklarını ve yaşam kalitelerini iyileştirmek için uzmanlığımızı ve yaratıcılığımızı uygulamada büyük bir sorumluluğumuz olduğunu düşünüyorum."

Philips'in araştırması "ERA Research and Consultancy" tarafından kantitatif araştırma yöntemlerinden telefonla görüşme yöntemi kullanılarak yapılmış. Görüşmeler TÜİK NUTS1 bölgelerine göre 12 ilin kentsel alanlarında 18-70 yaş arasındaki 403 kadın ile 1-11 Kasım 2011 tarihleri arasında gerçekleştirilmiş.

Kadınların %62'si fiziksel sağlık durumundan memnun...

Araştırmanın sonuçlarına göre kadınların çoğunluğu (%62) fiziksel sağlık durumundan genel olarak memnun. Buna karşın, kadınların %65'i yeterli düzeyde fiziksel egzersiz yapmıyor. Yüksek tansiyon, jinekolojik hastalıklar, eklem ağrıları ve meme kanseri görüşülen kişilerin önümüzdeki 5 yıl içerisinde sağlığı için tehdit oluşturacağından endişe ettikleri hastalıkların başında geliyor. Türkiye'deki kadınların yarıdan fazlası sağlık hizmetlerini kadınların ihtiyaçlarını karşılamada yeterli bulmuyor. Devletin kadın sağlığına yönelik olarak öncelik vermesi ve kaynak ayırması gerektiği düşünülen hastalıkların başında kanser geliyor, kanseri jinekolojik hastalıklar takip ediyor.

Kadınların üçte biri hayatında hiç jinekoloğa gitmemiş...

Görüşülen kişilerin sadece üçte biri Türkiye'deki kanser teşhis ve tedavisine yönelik teknik ekipmanları yeterli buluyor. Kadınların yarıdan fazlası kanserden korunmak için hiçbir şey yapmıyor. Kadınların üçte biri hayatında hiç jinekoloğa gitmediğini söylüyor. Türkiye'deki kadınların yarıdan fazlası bugüne kadar meme kanseri taraması yaptırmak ve kontrol amacıyla bir doktora ya da sağlık kurumuna gitmediğini belirtiyor. Görüşülen kişilerin %38'i ilk mamografi için önerilen yaşı bilmiyor. Kadınların %78'i her yıl düzenli olarak mamografi çektirmenin meme kanseri teşhisine etkisinin büyük olduğunu düşünüyor. Benzer biçimde, erken teşhisin tedavi edilebilirlik üzerindeki önemine yönelik farkındalığın da yüksek olduğu görülüyor (%85).

Kadınların %41'i daha önce kendisine veya bir yakınına meme kanseri teşhisi konduğunu belirtiyor...

Araştırma kapsamında görüşülen kişilerin %41'i daha önce kendisine veya bir yakınına meme kanseri teşhisi konduğunu söylüyor. "Üzüntü", bu haber karşısında ilk hissedilen duyguların başında geliyor. Eşler kişiye kanser teşhisi konması durumunda bu durumun ilk paylaşılacağı kişi olarak belirtiliyor. Meme kanseri konusunda etkili bilgi kaynakları incelendiğinde, televizyon programları ve uzman doktorların bilgi alınan kaynakların başında geldiği görülüyor. Görüşülen kadınların %20'si ise meme kanseri hakkında hiçbir kaynaktan bilgi almadığını söylüyor.

 Arzu Kocabıçkıcı




Meme Rekonstruksiyonunda Gelişmeler

Meme kanseri toplumda giderek artan oranda görülüyor ve özellikle Batılı toplumlarda her sekiz kadından birinde hayatının her hangi bir döneminde ortaya çıkıyor.

Meme kanseri toplumda giderek artan oranda izlenmekte ve özellikle Batılı toplumlarda her sekiz kadından birinde hayatının her hangi bir döneminde ortaya çıkmakta. Gelişmiş kemoterapi ve radyoterapi yöntemlerine rağmen halen meme kanseri için tıbbın bilebildiği en iyi yöntem mastektomidir. İster kısmen alınsın isterse meme dokusunun tamamı çıkartılsın, geriye kalan fiziksel deformasyon beraberinde taşıması oldukça ağır psikolojik yansımalara da sahip olabilmekte.
Rekonstruksiyon için zamanlama
Barbaros Point Hotel’de gerçekleştirilen basın toplantısında konuşan Vehbi Koc Vakfi Amerikan Hastanesi Plastik Rekonstruktif ve Estetik Cerrahi Bölümü’nden Prof. Dr. Reha Yavuzer, meme dokusunun yeniden yapılması konusunda bilgi verdi. Meme kanseri nedeniyle meme dokusu alınan kadınlara yeniden meme yapılması operasyonu olan meme rekonstruksiyonu hakkında, plastik cerrahinin neler sunabileceğini anlatan Prof. Dr. Yavuzer, şunları söyledi:
“Meme onarımı, zamanlama açısından iki dönemde yapılabilir. Bunlardan biri eş zamanlı ya da anında onarımdır. Bu durumda, meme kanseri tanısı konulmuş hastalarda, meme kanseri ameliyatının gerçekleştirildiği seansta, mastektomi işlemi yapıldıktan sonra yeniden meme yapılması söz konusudur. Erken evrede yakalanan meme kanserli hastalar, eş zamanlı onarım için uygun adaylardır. İleri evrede tanı konan, ya da radyoterapi uygulanacak hastalara, hastalıksız geçirdiği birkaç yıldan sonra onarım uygulanması daha doğru bir yaklaşım olabilir. Buna da geç dönem onarım denir.”
Meme rekonstruksiyonu nasıl bir cerrahi gerektirir?
Meme kanserinin mutlaka genel cerrahi, onkoloji, radyason onkolojisi, patoloji ve elbette plastik cerrahi disiplinlerini içinde barındıran bir ekip tarafından beraberce değerlendirilmesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Reha Yavuzer, “Böylelikle hasta için en doğru karar detaylı olarak her yönüyle tartışılarak belirlenecektir” diyerek şöyle devam ediyor:
“Bu konsey gerek kanser tedavisinin şekli ve zamanlaması gerekse memenin yeniden yapılandırılmasının şekli ve zamanlaması konusunda belirleyici olmalıdır. Tüm bu süreçler işlerken hastanın istek ve öncelikleri de değerlendirmeye alınır ancak tedavi gerekleri herzaman daha ön plandadır.”
Hastanın kendi dokusu kullanılabilir
Yeniden meme oluşturmak için kullanılabilecek yöntemlerden biri de hastanın kendi dokularıdır. Prof. Dr. Yavuzer, hastanın kendi dokusu ile yapılan meme onarımı için birinci sırada tercih edilen bölgenin, göbek alt kısmındaki karın dokusu olduğunu söyleyerek şöyle devam ediyor:
“Karın bölgesi yumuşak, şekil verilebilen, normal memeye çok benzer, yeterli doku sağlayan bir bölgedir. Doğru hasta seçimi yapıldığı ve doğru teknikler kullanıldığında komplikasyon oranı düşüktür. Estetik sonuçları oldukça iyidir. Karın dokusunun meme onarımı için kullanılmasında; karın dokusunun böyle bir uygulama için yeterli durumda olması, biraz sarkık ve yağlı olması arzu edilir. Hastanın yapılan muayenesi sırasında plastik cerrah hastanın karın bölgesinin uygun olup olmadığı konusunda bilgi verecektir. Ameliyatın zayıf yönleri arasında ameliyat süresinin uzunluğu, tekniğe bağlı olarak 3-8 saat, ameliyat sonrasında hastanede kalış süresi (5-7 gün) sayılabilir. Ayrıca bu yöntem deri altı yağ dokusu olmayan, çok zayıf ve çok küçük memesi olan hastalarda uygun bir seçenek değildir. Daha önce karın germe veya liposuction ameliyatı yapılan hastalarda karın derisini besleyen damarlar zarar görmüş olabileceğinden, bu hastalarda uygulanma şansı yok denecek kadar azdır. Çok şişman olan ya da çok sigara içen hastalarda ise komplikasyon riski yüksek olduğundan, bu yöntemden kaçınmak gerekir.
Hastanın kendi dokusu kullanılan ameliyatlarda ameliyatın başarısı meme yapmak için göğüs ön duvarına taşınan dokunun beslenmesine bağlıdır. Şayet doku beslenmesi ile ilgili sorunlar yaşanırsa dokunun kısmen veya tamamen ölmesi (nekroz) meydana gelebilir. Bu durumda bölgenin temizlenerek tekrar ameliyat edilmesi gerekebilir.”
Silikon protez kullanımı
Uygun seçilmiş hastalarda sadece silikon protez ile de meme dokusu yapılabileceğini belirten Yavuzer, “Bu yöntemde ameliyat süresi daha kısa ve iyileşme daha çabuk meydana gelir; ancak her hasta için uygun olmayabilir. Direkt silikon protez yerleştirilebileceği gibi, yeterli dokusu olmayan hastalarda öncelikle doku genişleticisi denilen balonlar yerleştirilerek zamanla balon şişirilir. Bir iki ay içerisinde balon içerisine sıvı verilerek şişirme işlemi tamamlandıktan ve doku esnekliği sağlandıktan sonra balon çıkartılarak kalıcı silikon protez yerleştirilir” dedi.
İyileşme periyodu nasıldır?
Ameliyattan sonraki ilk gün barsak hareketleri de başladıktan sonra, bir şeyler yemenize ve içmenize izin verilir, ayağa kalkmanız sağlanır. Ayağa kalktığınız andan itibaren idrar sondası artık çekilebilir. İlk günlerde belden itibaren biraz bükük bir pozisyonda yürümek, karın bölgesindeki gerginliği azaltacaktır (karın dokusu ile meme yapılan hastalarda). Drenaj miktarı azalınca drenler çekilir, hareketlerinizin giderek arttırılmasına izin verilir. Bu dönemde yaklaşık 6 hafta süreyle karın korsesi giyilmesi iyileşme süreci açısından yararlıdır. Diğer meme ile simetri sağlanması, ikinci bir ameliyatta da yeniden oluşturulan memeye gerekebilecek rötuş ameliyatı ile birlikte yapılabilir. Sağlıklı memeye uygulanacak işlemler ise meme küçültme, meme dikleştirme ya da meme büyütme olabilir. Meme başının yapılması ise ilk ameliyattan 2-3 ay sonra yapılacak olan 3. ve 4. oturumlarda lokal anestezi altında gerçekleştirilir. Bu işlem için en sık uygulanan yöntem yeni meme üzerinde küçük dokular kaydırarak meme başını oluşturmaktır. Bu esnada vücudun başka bir bölgesinden deri yaması alınarak, meme ucunun areola adı verilen kahverengi kısmı yapılabilir. Diğer sık kullanılan bir yöntem de bu oturumdan 2-3 ay sonra da dövme yöntemiyle areolayı oluşturmaktır. Meme başı ve çevresinin yapılma aşaması çoğu zaman lokal anestezi altında gerçekleştirilir ve hastanın günlük yaşantısını fazla aksatmaz. Ancak yeniden oluşturulan memenin gerçek doğallık ve güzelliğini kazanmasında memebaşı ve çevresi büyük önem taşımaktadır.
Bu operasyonun riskleri nelerdir?
Her cerrahi girişimde olabilecek risklerin dışında şu durumlar söz konusu olabilir:
Deri duyusundaki değişiklik: Karın dokusunun meme bölgesine getirilmesi bu bölgede duyunun oluşturulmasında yeterli değildir. Getirilen doku duyudan yoksun bir dokudur. Hatta çok uzun bir süre deride uyuşukluk hissedilir. Silikon protez kullanılan hastalarda da meme dokusunun hissinin tam olarak meydana gelmesi aylar hatta bazen yıllar alacaktır. Burada ana neden meme dokusunun alınması, yani mastektomi sırasında derinin kaldırılarak içinin tamamen boşaltılmasıdır.
Yara İzleri: Alt karın bölgesinde ve yeni oluşturulan meme çevresinde yara izi kalır. Genellikle bu izler bir yıl içinde solarak belirsizleşir, ancak hiçbir zaman tamamen kaybolmaz. Göğüs de ise mastektominin izleri bulunmaktadır. Şayet sırt dokusu kullanılacak olursa bu takdirde de sırt bölgesinde iz kalacaktır.
Doku kaybı veya yarada açılma: Bazen gerginlik ve dolaşım bozukluğuna bağlı olarak, yarada ayrışmalar ve iyileşme gecikmeleri karşımıza çıkabilir, karın dokusundan oluşturulan memenin bir kısmı beslenmeyebilir. Özellile radyoterapi görmüş meme dokusunda bu risk daha da artmaktadır.
Yağ nekrozu: Doku ölümü gerçekleşebilir ve hacmi kaybolabilir.
Aşırı sertlik: Işın tedavisi görenlerde, sigara kullananlarda ve dolaşım problemi olanlarda getirilen dokuda beslenememeye bağlı uzun süren sertlikler karşımıza çıkabilir.
Karşı meme ile uyumsuzluk, asimetri: Yeni oluşturulan meme, karşı taraftaki meme ile biçim olarak mükemmel bir uyum sağlayamayabilir.
Karın duvarındaki sorunlar: Karın derisinde ise 3-6 ay içinde düzelmesi beklenen bir uyuşukluk olması normaldir.
Meme başı rekonstruksiyonu nasıl yapılır?
Meme başı rekonstrüksiyonu, meme başı ve areolanın meme kanseri ve diğer durumlardan sonra yeniden oluşturulması anlamına gelir. Meme başı ve çevresindeki areola adı verilen kahverengi bölgenin yeniden oluşturulması için farklı yöntemler vardır. Bunlar içerisinde vücudun diğer bölgelerinden alınan deri yamaları, meme derisinden meme başına doku kaydırma ya da diğer meme başından alınmış dokunun paylaşılması tekniği kullanılabilir. Diğer teknikler, örneğin tatuaj dokuya renk vermek amacı için uygulanabilir.
Meme muayenem nasıl olmalı?
Her kadın kendi meme muayenesini yapmayı bilmelidir. Bu konuda bilgilenmek amacıyla mutlaka bir kadın doğum uzmanı ve genel cerrah tarafından kontrol edilmelidir. Hastanın kendi muayenesi sırasında eline gelen herhangibir sertliği veya değişikliği ihmal etmeden ve geciktirmeden bir doktora göstermesi çok önemlidir. Gerek ultrasonografi gerekse mammografi kontrollerini de doktorunun uygun gördüğü aralıklarda yaptırmak önemlidir. Erken teşhis edilen meme kanserinde tedavi başarısı çok yüksektir.
Daha önceden ben göğüslerimi büyütmek için silikon taktırmıştım. Peki ya benim durumum nedir?
Silikon meme protezleri kansere neden olmaz. Konulan silikon protezler meme dokusunun veya kas dokusunun arkasında yer alır. Bu nedenle gerek meme muayenesi için gerekse ultrasonografi ve mammografi için engel teşkil etmez. Silikon meme protezi olan bireylerde de periyodik muayene ve radyolojik incelemeler diğer kadınlarda olduğu gibi yapılmalıdır. Bir kez daha altını çizmekte fayda var silikon meme protezleri kansere neden olmamaktadır. Son günlerde bir Fransız firması ile ilgili çıkan haberler nedeniyle yanlış bir düşünce oluşmuştur. Uluslararası Estetik Cerrahi Derneğinin (ISAPS) yaptığı değerlendirmede bu firmanın sadece bir dönemde ürettiği protezlerin normale gore daha kolay yırtıldığı görülmüş, ancak herhangibir şekilde kanser oluşturduğuna dair bir bulgu tespit edilememiştir. Silikon meme protezleri tüm dünyada uzun bir geçmişe sahiptir. Gerçekleştirilen bütün çalışmalar silikon meme protezinin kanserle bir ilişkisi olmadığını göstermiştir. Bu nedenle sadece Türkiye’de değil dünyadaki bütün ülkelerde güvenle kullanılmaktadır. Silikon meme protezi konulan kadınlar da meme dokularının düzenli kontrol ve muayenesine ihtiyaç duyarlar ama bunun ötesinde bir tedbir veya tetkik gerekli değildir. 
Arzu Kocabıçkıcı