29 Mayıs 2012 Salı

Bebeklerde İşitme Sorunları



Genetik, doğumsal ya da bebeklik döneminde yaşanan bazı sorunlar bebeğin işitme kaybı yaşamasına neden olabiliyor. İşitme bozukluğu sinsi bir sorun ve uzun zaman fark edilmeyebiliyor. Oysa erken tanı ve tedavi işitme kayıplarının önlenmesinde büyük önem taşıyor.


Normal bir konuşma ve dil yeteneği için, bebeğin işitmesi gerekiyor. Ancak genetik, doğumsal ya da bebeklik döneminde yaşanan bazı sorunlar bebeğin işitme kaybı yaşamasına neden olabiliyor. İşitme bozukluğu sinsi bir sorun ve uzun zaman fark edilmeyebiliyor. Her tür sağlık sorununda olduğu gibi işitme kayıplarının önlenmesinde ve tedavi edilmesinde de en önemli etken erken teşhis.
Bebeğinde işitme sorunu olduğundan şüphelenen anne-babanın hemen ve mutlaka doktora başvurması gerektiğini belirten Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Vakfı Academic Hospital Odyoloji Merkezi Odyoloji Uzmanı Doç. Dr. Sezer Külekçi, bebeğe yapılacak işitme testiyle soruna erken tanı konulabileceğini söyledi.
Doç. Dr. Sezer Külekçi, ülkemizde her yıl 1.308.000 bebek doğduğunu ve bu bebeklerin yaklaşık 1300-2600’ünün işitme kayıplı olarak dünyaya geldiğini bildirdi. Doğumdan itibaren ilk 3 yaşın, çocuklarda özellikle alıcı dil gelişimi açısından en kritik dönem olduğunu ifade eden Külekçi, “Yaşamın ilk yılında işitsel beyin sapındaki nöronlar gelişmeye devam eder. Ana nöral bağlantıların milyarlarcası ilk yılda organize olur. Snaps sayısı 20 misli (bin trilyona kadar) artar. Dil gelişimiyle ilgili beyindeki alanlar ilk 12 ayda iyi gelişir” dedi.

Erken tanı konan bebekler yaşıtlarını yakalayabilir

Odyoloji Uzmanı Doç. Dr. Külekçi, işitsel sisteme uyaran girişi özellikle erken dönemde kesintiye uğradığı zaman merkezi işitme sisteminde nöronların morfolojisinin ve fonksiyonel özelliklerinin bozulduğunu, bu durumun ancak erken tanıyla düzeltilebileceğini belirtti. Külekçi, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Mümkün olduğunca erken tanı konulup işitme cihazına geçilirse ve ardından yoğun eğitim verilecek olursa işitme kaybı olan bebekte normal işiten yaşıtlarına yakın veya denk konuşma gelişimi sağlanabilir. Başka bir deyişle nöronların morfolojisi ve fonksiyonel özellikleri uyaranın tekrar girişiyle düzeltilebilir. Ancak uyaranın tekrar girişinin zamanlamasında çok hassas olunmalıdır. Yeni doğanlarda uygulanan tarama testleriyle işitme kayıplı bebek en erken dönemde tanı alacak bu da konuşma ve dil gelişiminin normal bebeğin dil gelişimine yakın olmasını sağlayacaktır. 6 aylıktan önce tanı konulup rehabilitasyona başlanmış çocuklarda dil ve konuşma gelişimi yakınlarına yakın gelişme gösterirken, geç kalınmış çocukların yaşıtlarını yakalaması mümkün değildir.”

Bebeklere uygulanan odyolojik testler

Bebeklere uygulanan odyolojik testler hakkında da bilgi veren Doç. Dr. Sezer Külekçi, yeni doğan tarama testlerinin yalnızca işitme kaybı şüphesi olan bebekleri ayırdığını, işitme kaybının cinsi ve miktarına ilişkin bilgi vermediğini vurguladı.
Tanının konulması için diğer odyolojik test tekniklerinin kullanılmasının gerekliliğine dikkat çeken Külekçi, “Oto akustik emisyon testi, işitsel beyin sapı davranım odyometrisi (ABR/BERA/BAEP), akustik immatansmetri, ASSR ve davranım odyometrisi tanısal test teknikleridir. Özellikle bebek ve çocuklarda test tekniklerinin tamamının kullanılması doğru tanıya gidilmesinde çok büyük önem taşır. Tek bir testle tanıya gitmek çok büyük yanlışlıklara neden olur.” bilgisini aktardı.

İşitme cihazı kullanmak gözlük kullanmak kadar doğaldır

Odyoloji Uzmanı Doç. Dr. Külekçi, işitme kaybı tanısında işitme cihazı seçiminin titizlik gerektirdiğini belirterek, “Doğru tanı, doğru cihaz seçimiyle doğru işitsel eğitimle işitme kaybı engel olmaktan çıkar ve işitme kayıplı bebekler yaşamlarını normal işiten yaşıtları gibi sürdürebilirler. Tek farkları işitme cihazı kullanıyor olmalarıdır. Bunun miyop nedeniyle gözlük kullanmaktan farkı yoktur” dedi.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder