9 Aralık 2010 Perşembe

Toplumsal bilinç oluşturulmalı


Ülkemizdeki her 4 ölümden 1’i, tansiyonun kontrol edilmesi ile önlenebiliyor. Toplumda hipertansiyonla ilgili bilgi, tutum ve davranış değişikliği yaratmak, Türkiye’nin hipertansiyon istatistiklerini iyi yönde değiştirmek ancak “farkındalık” ile sağlanabilir.

Türkiye'de diyabet sıklığı da hızla artmakta. PURE çalışmasına göre pre-diyabeti olanların oranı yüzde 9.6, 35 yaş üstü 4 kişiden birinin kan şekeri değeri normal sınırda değil. Her 4 diyabetliden 3'ü kan şekerini kontrol edememekte. Diyabet sıklığı 50 yaşından sonra artış göstermekte, 60 yaşından sonra ise oran yüzde 30'lara çıkıyor. Biliyoruz ki halkın bilinç düzeyinin artırılması metabolik sendom parametreleri ile ayrı ayrı mücadelede etkili.

Hastalıkların, özellikle kanserlerin tanısındaki zamanlama, hastalıkla baş edebilmede önem taşıyor. Bütün kanserlerin yaklaşık yüzde birini ve bütün kanser ölümlerinin yüzde ikisini temsil eden MM hastalığında tanıda gecikmeler yaşanabiliyor. Prof. Dr. Zahit Bolaman ile gerçekleştirdiğimiz söyleşiden anlıyoruz ki; ileri yaşta ve hareketle artan bel ağrısı yakınmalı hastaların MM şüphesi ile hematoloji uzmanlarına yönlendirilmesi gerekmekte.

Kanser hastalığının multidisipliner bir tedavi alanı olduğu bilgisinden hareketle, kanser ağrısının boyutu ve yaşam kalitesine etkisi, ağrı tedavi kılavuzları ve ağrı tedavisindeki engeller, opioid tedavisi prensipleri ve opioid tedavisindeki tartışmalı konular,  “Her Yönü ile Kanser Ağrısı” sempozyumunda ele alındı. Bir kez daha anladık ki, “kanser ağrısı kader değil”.

“Birgün Alzheimer olursam” temasıyla, “Yaşlılar Haftası”nda, hastalığa dikkat çekmek amacıyla gerçekleştirilen toplantı ilgiyle izlendi. Bu etkinlikle,  toplumda bilinç oluşturulması gereken hastalıklarla ilgili toplantılara “Sanatçı dokunuşu”nun olağanüstü etkisini gördük.

Bu arada ilaç sektörünün öncü firmalarının temsilcileri, 3. Marketting Power Konferansı'nda bir araya geldi. Konferansta, Türkiye'de ilaç sektörünün geleceği ve pazarlama yenilikleri tartışıldı. Yeni gelişen koşullara göre, ilaç sektörünün de kendisini geliştirmesi buna göre önlemler alınması gerekmekte. Kriz dönemlerinde değişen koşullara göre organizasyonlara yatırım yapılması gerekiyor. Tanı ve tedavide sağlanan gelişmeler konusunda hastaların bilinçlendirmeleri için tanıtımlar yapmak gerekiyor. Hastaların tedaviye uyumunu sağlamak ve artırmak için çalışmalar yapılması gerekiyor. Bütün bu konularda yurt dışında hasta derneklerinin önemli bir rolü bulunmakta, Türkiye’de ise hasta dernekleri yok denecek kadar az. İlerleyen zamanlarda tüm bu konularda yüz güldürücü haberlerle birlikte olmak dileği ile sağlıkla kalın.

Arzu Kocabıçkıcı




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder