Ülkemizdeki trafik kazalarına bağlı oluşan yaralanma ve ölümlerin yüksekliği göz önüne alınarak, ilgili sivil toplum örgütleri ve meslek kuruluşları ile Küresel Yol Güvenliği Programı kapsamında bir çalışma grubu oluşturulup, durum raporu hazırlanması kararı alındı.
Günde ortalama 10 kişinin ölümü, 800’e yakın yaralanmayla sonuçlanan trafikte yaşanan çarpışmaları, sebepleri, alınması gereken tedbirler ile ülke gündeminde öncelikli sıraya taşımak amacıyla; Ülkemizdeki trafik kazalarına bağlı oluşan yaralanma ve ölümlerin yüksekliği göz önüne alınarak, ilgili sivil toplum örgütleri ve meslek kuruluşları ile Küresel Yol Güvenliği Programı kapsamında bir çalışma grubu oluşturulup, durum raporu hazırlanması kararı alındı. Bu amaçla 9-10 Kasım 2014 tarihlerinde Sivil Toplum Kuruluşları temsilcileri “Yol Güvenliği Sivil Toplum Buluşması” adıyla düzenlenen toplantıda bir araya geldi.
Prof. Dr. Elif Dağlı, 2013 yılında gerçekleşen ölümlü yaralanmalı kazalar, toplam kazaların yüzde 13.36’sıyken, bu oran 2012 yılında yüzde 10.35 oranında olduğunu, kazanın olduğu yerdeki yolun geometrik özelliğine göre trafik kazası ve sonucu incelendiğinde, yerleşim yeri veya yerleşim yeri dışında ölümlü ve yaralanmalı kazaların büyük çoğunluğunun düz, eğimsiz, kavşak olmayan ve geçit bulunmayan yollarda yani maksimum hız sınırında sürüş yapmaya uygun yollarda meydana geldiğinin anlaşıldığını belirtti.
Sağlık Enstitüsü Derneği Başkanı Dağlı, sözlerini şöyle sürdürdü:“Ölen ve yaralananların 19.505’inin 0-9 yaş arası çocuklar olduğu acıtıcı bir gerçek. Bu çocuklarımızın 202’si olay yerinde yaşamını kaybetti. Yaralanan 10-14 yaş grubu 13.405 çocuğun akıbeti bilinmiyor. Tıpkı 15-24 yaş grubunda yaralanan 68.170 gencimiz gibi. Yol güvenliği hakkının tesisi için hız sınırlarının düşürülmesi gerekiyor.”
Aktif iş gücü kaybı
Derneğin Küresel Yol Güvenliği Programı Direktörü Tanzer Gezer ise uygulamada alınan tüm önlemlerin, yetkililerce kesilen binlerce cezanın, trafikte ölenlerin ve yaralananların sayısını azaltmada ve ölümlü yaralanmalı kazaların toplam kazalara oranını düşürmekte etkili olmadığını ifade etti. Gezer, 2013 yılında trafik kazasında ölen ve yaralanan sayısının 278.514 olarak gerçekleştiğini, bu sayının 2012 yılındaki ölen ve yaralanan sayısından 6.685 kişi daha fazla olduğunu vurguladı.Ölen ve yaralananların yüzde 57’sinin 25-64 yaş grubunda olması dikkat çeken Gezer, ekonomiye katılım çağında 159.655 yetişkinden yani aktif işgücü kaybından bahsedildiğini, kazaların topluma ve ekonomiye maliyetinin çok yüksek olduğunun altını çizdi.
“Hızlı araçlar ve yüksek hız sınırları kazaları artırıyor”
Gezer, “Türkiye İstatistik Kurumu’nun son yayınladığı veriye göre Ocak-Ağustos döneminde trafiğe kaydı yapılan 373 bin 810 adet Otomobilin yüzde 68’i 1400 ve üstü motor silindir hacmine sahip ve bu araçlar yüksek hızlara çok kısa zamanda ulaşabiliyorlar” diyerek sözlerini şöyle sürdürdü: “Trafik Yönetmeliği, yerleşim yeri içinde araç cinsine bakılmaksızın hız sınırını 50 km/saat olarak belirliyor. Buna göre yerleşim yeri içinde bir otomobil de bu hızda seyir ediyor minibüs, otobüs, kamyonet, kamyon hatta çekiciler de. Yerleşim yerinde yerel yönetimlere hız sınırını arttırma yetkisi verildiği ve yönetimlerin bunu uyguladıkları gözetildiğinde yerleşim yeri içerisinde hız sınırları, bölünmüş devlet ve il yolları, belediyelerin yapım ve bakımından sorumlu olduğu, taşıma kapasitesi yüksek yollarda 82 km/saate kadar artıyor.”
Gezer ayrıca, polisin hız cezası yazarken sürücüye yüzde 10 oranında bir opsiyon da tanıdığı gözetildiğinde yerleşim yeri içinde hız sınırları 90 km/saat olarak düzenlenmiş olduğunu, bu durumda kaza anında maksimum korunma için emniyet kemerinin istisnasız her yolcu için zorunlu kılınması için gerekli hukuksal düzenlemenin daha fazla ertelenmesinin yanlış olacağını belirtti.
Toplantıya konu ile ilgili davet edilen meslek ve sivil toplum örgütleri katıldı. Bloomberg Vakfı desteğiyle, Sağlık Enstitüsü Derneği ve Association for Safe International Travel(ASIRT) ev sahipliğinde gerçekleştirilen toplantıya katılan örgütler arasında; Türk Tabipleri Birliği, Tıp Hukuku Derneği, Göğüs Cerrahisi Derneği, Türk Uyku Tıbbı Derneği, Türk Toraks Derneği, Türk Geriatri Derneği, Türk Nöroşirurji Derneği, Adli Tıp Uzmanları Derneği, Türk Ortopedi ve Travmatoloji Birliği Derneği, Türkiye Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Derneği, Türkiye Acil Tıp Derneği, Türk Nöroloji Derneği, Türkiye Aile Hekimleri Uzmanlık Derneği, Türkiye Barolar Birliği, Paramedik Derneği, Tüketici Hakları Derneği, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Eğitim ve Sağlık Muhabirleri Derneği temsilcileri yer aldı.
Yol Güvenliği Sivil Toplum Buluşması Bildirgesi
Türkiye’de trafik kazalarının oluş biçimi ve sonuçları açısından bir halk sağlığı sorunu olduğu açıktır. Trafik kazaları en çok 15-44 yaş grubunda görülmektedir. Ancak, bu tespit, diğer yaş ve bireysel özelliklerin dikkate alınmasını dışlamamalıdır.
Trafik kazalarının durumuna ve kazaların yarattığı sağlık, sosyal, ekonomik, vb. her türlü sonucuna ilişkin güncel bilimsel ülke düzleminde verilere ve araştırma sonuçlarına gereksinim olduğu düşünülmektedir.Öncelikli hedefin trafik kazalarının olmamasını sağlayacak koşulların yaratılması gerektiği ve aşağıdaki temel sorumluluklar kapsamında bu gereklilikle ilgili olarak öncelikli adresinin kamusal mekanizmalar olduğu düşünülmektedir. Kanunlarda var olan eksikliklerin acilen giderilmesi, kanunların uygulanması, herkes için eşit uygulanması ve sürekli uygulamanın izlenmesi iradesi oluşmalıdır.
Yol güvenliği ile ilgili olarak karayolu, denizyolu demiryolu, havayolu seçeneklerinin gözden geçirilerek eksik altyapının tespitinin tamamlanması ve gerekli düzenlemelerin yapılması, herkesin güvenle kullanabileceği toplu taşıma olanaklarının sağlanması sosyal devlet bilinci gereğidir. Toplumda trafik kuralları ile ilgili bilgi, tutum ve davranışın istenilen düzeye getirilebilmesi için farkındalık ve eğitim çalışmalarının yapılması, sivil toplum katılımına fırsat verilmesi önemlidir.
Öncelikli konular; Kaza yerine ulaşımda yaşanılan aksaklıkların önlenmesi, acil sağlık hizmetlerinin iyileştirilmesi, sağlık çalışanlarının trafik kazalarına yönelik öncelikli müdahaleler konusunda bilgi, tutum ve davranışlarının güncel tutulması için eğitimlerin uzmanlık dernekleri başta olmak üzere ilgili meslek örgütleri tarafından sağlanabilmesinin yönteminin geliştirilmesi, sağlık kurumuna gereksinim duyan yaralıların en yakın sağlık kurumuna ulaştırılabilmesini engelleyen koşulların iyileştirilmesi, ulaştırıldıkları sağlık kurumlarında en üstün sağlık hizmetini almalarının sağlanması, bu konuda teknik donanım dahil varsa eksikliklerin giderilmesi, meydana gelmiş yeti yitimi/sakatlık durumlarında da gereksinim duyulan hizmetlerin ulaştırılmasının sağlanması gerekmektedir.
Emniyet kemeri ve diğer tertibatların koruyuculuğunun bilimsel olarak ölçümlenmesi ve sonuçlarının yaygın olarak paylaşılması önemlidir.
Geniş kitlelerin eğitiminde ve toplumsal farkındalık yaratılmasında en önemli paydaş olarak basının sık sık bilgilendirilmesi için medya araçlarının belirlenmesi, medya dilinin hasta hakları, insan hakları odaklı olarak geliştirilmesi gerçekleştirilmelidir.
Yol güvenliği ile ilgili sosyal politikaların oluşturulmasına sivil toplum katkısı yaratabilmek için sağlık verilerin toplanması, retrospektif maliyet analizinin gerçekleştirilmesi, oluşturulan iletişim ağının daha geniş sivil toplum yelpazesine kavuşturularak hayata geçirilecek uzmanlık platformunun işlevsel kılınması hedeflenmiştir.