24 Ağustos 2011 Çarşamba

Tatile Çıkmadan Önce

Yaz aylarında vajinit bulgularıyla gelen hastalarda hafif bir artış olmasına rağmen, bu artış zannedildiği kadar büyük oranda değildir. Bu artışın sebebi yaz aylarının getirdiği hijyen koşullarındaki olumsuzluklar, aşırı sıcaklar ve terleme olabilir.


Türk-Alman Jinekoloji Eğitim, Araştırma ve Hizmet Vakfı Başkanı Prof. Dr. Cihat Ünlü yaz aylarının gelmesi ile birlikte kadınların tatilleri boyunca özellikle hijyene çok dikkat etmeleri gerektiğini vurguladı.
Vajinit diğer bir deyişle vajina iltihabı’nın vajinada akıntı, kaşıntı ve yanma ile karakterize bir rahatsızlık olduğunu ve kadınların jinekoloğa başvurma nedenlerinin başlarında geldiğini söyleyen Prof. Dr. Ünlü “Vajinite sıklıkla vajinal enfeksiyonlara neden olur. Enfeksiyon etkeni mantar, parazit veya bakteri olabilir. Sıcakların artmasıyla beraber serinlemek için girilen deniz ve havuzların vajinal enfeksiyonlara sebep olabileceği endişesi, tatil hazırlıkları yapan kadınları tedirgin etmektedir. Yaz aylarında vajinit bulgularıyla gelen hastalarda hafif bir artış olmasına rağmen, bu artış zannedildiği kadar büyük oranda değildir. Bu artışın sebebi yaz aylarının getirdiği hijyen koşullarındaki olumsuzluklar, aşırı sıcaklar ve terleme olabilir” dedi.

Temiz ve yeterli klorlanmış havuzlar tercih edilmeli

Vajinal enfeksiyondan korunmak için öncelikle,  temizlik ve klorlaması yeterli olan havuzlar tercih edilmesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Cihat Ünlü, “Su sirkülasyonu yetersiz ve kalabalık havuzlardan uzak durulmalıdır. Çünkü bu tip havuzlar yalnızca vajinal enfeksiyon değil, bir çok başka enfeksiyon hastalığına da sebep olabilir. Bunun dışında vajinal enfeksiyonlardan korunmak için vajina florasını ve dengesini bozacak şeylerden uzak durulmalıdır. Floranın bozulması, yalnızca vajinal enfeksiyona neden olmaz aynı zamanda cinsel yolla bulaşan hastalıklara yakalanmamızı kolaylaştırır” şeklinde konuştu.



Hijyene dikkat

TAJEV Başkanı Prof. Dr. Cihat Ünlü, yaz ayları ile birlikte kadınların özellikle dikkat etmesi ve alması gereken önlemlerin başında hijyen olduğunu vurgulayarak şunları söyledi:
“Uzun süre ıslak mayo ile kalınmamalı, deniz ve havuzdan çıktıktan hemen sonra ıslak mayo değiştirilmeli, kalabalık ve hijyeninden emin olmadığınız havuzlardan uzak durulmalı, günlük duş alınmalı, duşlarında PH'ı nötral duş jelleri tercih edilmeli, sentetik değil pamuklu iç çamaşırları kullanılmalı ve muhakkak günlük olarak değişmeli, dar pantolonlardan uzak durulmalı, vajinanın içi yıkanmamalı, sentetik ve havasız bir ortama neden olan günlük pedler kullanılmamalı ve vajinal yanma kötü kokulu akıntı, kaşıntı, idrar yaparken yanma gibi şikayetler varlığında mutlaka doktora başvurulmalı.”
Prof. Dr. Ünlü, bu koşullara riayet ettikleri sürece gebelerin de yaz aylarında havuz ve denizden yararlanmalarında hiçbir sakınca bulunmadığını vurguladı.  Düşme, kayma gibi kazalara karşı önlem alarak doğuma kadar denize girilebileceğini, hatta yüzme, tüm kasları çalıştırarak, kan dolaşımını attıran, doğumu kolaylaştıran, sırt ve bel ağrılarını azaltan bir egzersiz olarak gebelere önerilebileceğini söyledi.

Yeterli sıvı alımı önemli

Yaz sıcaklarında gebelerin çok dikkat etmesi gereken bir konu da yeterli sıvı alımı olduğunu söyleyen Prof. Dr. Ünlü “Bulantı ve kusmaların yoğun olduğu dönemleri atlattıktan sonra günde üç litreye yakın sıvı tüketmek gebelikte gelişebilecek birçok problemin önüne geçecektir. Sıcak havalarsa, sıvı alımının önemini daha da arttıracaktır. Kabızlık, basur ve idrar yolu enfeksiyonu yeterli sıvı alımıyla önüne geçilebilecek problemlerin başlarında gelmektedir. Anne karnındaki bebeğin etrafındaki suyun esas kaynağı bebeğin kendisi olmakla beraber, annenin yeterli sıvı alımı da bebeğin su miktarında bir yere kadar etkilidir” diye konuştu. Gebelerin özellikle güneş ışınlarının dik olarak geldiği 11:00 -15:00 saatleri arasında güneşlenmemenin en doğrusu olduğunu da belirten Ünlü, “Gebelikte salınımı artan bazı hormonlar, gebelerin güneş ışığına hassasiyetini arttırmakta, özellikle yüz ve karın bölgesinde kahverengi gebelik lekelerinin oluşumuna neden olmaktadır. Bu nedenle, güneşe çıkarken yüksek koruma faktörlü kremler, güneş gözlüğü ve şapka kullanmak gereklidir. Yine açık renk ve dar olmayan pamuklu giysiler tercih edilmeli, günlük duş alınmalıdır” diye konuştu.

Sistit tedavisiz kalmamalı

Yaz sıcakları, yetersiz sıvı alımı, terleme, hijyen eksikliği, uzun süre ıslak mayo ile kalmakla ilişkilendirilebilecek diğer bir rahatsızlığında, kadınlarda sık görülebilen sistit olarak bilinen idrar yolları iltihabı olduğunu söyleyen Prof. Dr. Ünlü şu bilgileri verdi:
“Sistit kadınlarda sık görülür; çünkü mesaneden idrarı dışarı taşıyan boru, kadınlarda çok kısadır. Bu da enfeksiyonun kolayca mesaneye yayılarak sistit oluşmasına neden olur. Sistit, sık ve ağrılı idrar yapma, idrar yaparken yanma şeklinde belirti verir. Bu şikâyetlerin varlığında hekime başvurmak önemlidir; çünkü sistit tedavisiz kaldığında enfeksiyonun yukarıya çıkarak böbreklere yayılma ihtimali vardır. Sistit oluşumunun önüne geçmek için bol sıvı almak ve hijyene dikkat etmek elzemdir. Az sıvı almak, bir takım kristallerin birikimine neden olarak enfeksiyonu kolaylaştırır. Gebelikte salınan progesteron hormonu idrar akımını sağlayan düz kasları gevşeterek idrar akımını yavaşlatır. Büyüyen uterusun bası etkisi de bununla birleşince gebelerin idrar yolu enfeksiyonu geçirmeleri daha da kolaylaşır. Gebelikte gelişen idrar yolu enfeksiyonu ile erken doğumu ilişkilendiren çalışmalar mevcuttur. Bu nedenle gebelik süresince yeterli sıvı alımına dikkat edilmesi çok önemlidir.”

Ateş basmaları sıcaklarla artabilir

Menopoza girmiş hanımlar da yaz sıcaklarını sıkıntıyla geçirebiliyor. Çünkü; zaten var olan ateş basmaları sıcaklarla beraber artabiliyor. Prof. Dr. Cihat Ünlü menopoza giren kadınların özellikle yaz aylarında dikkat etmesi gerektiğini söyledi. Ünlü, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Menopoza giren kadınlarda terleme, çarpıntı, ruhsal değişiklikler yaşanabilir. Bu gibi semptomlar yaşam kalitesini olumsuz etkileyecek kadar şiddetli ve sık oluyorsa muhakkak doktora danışmak gereklidir. İlaç kullanımının sakıncalı olduğu durumlar içinse diğer bir öneri olarak karayılan otu (black cohosh) verilebilir. Yapılan çalışmalarda karayılan otunun ateş basmalarını oldukça etkin bir biçimde azalttığı gösterilmiştir. Bunun dışında soya, keten tohumu ve ginseng bitkisiyle ilgili olarak ateş basmalarını azalttıklarına dair çalışmalar mevcuttur. Bu ürünler de destek olarak kullanılabilir.”

Arzu Kocabıçkıcı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder